2 Temmuz 2015 Perşembe

Agora: Unutulmuş Bir Filozofun Hayat Hikayesi

Selamm,

Uzun zamandır yeni yazı ekleyemiyordum umarım siteyi unutmamışsınızdır. Bugünkü incelememiz bir film üzerine:Agora. Başrolde kim var tahmin edinn!!

Favori filmimin baş aktörü Rachel Weisz! Evet kendisi Mumya 1 ve 2 filmlerinde meraklı kütüphaneci Evelyn rolündeydi. Filmin diğer oyuncuları Oscar Isaac (İskenderiye valisi) ve Max Minghella (köle Davius).
Filmin konusu tarihten alınma. İskenderiyeli Hypathia, döneminin en ünlü filozof ve gökbilimcilerinden biri olarak babası Theon ile İskenderiyede yaşamakta, o zamanın üniversitesi sayılan bir yerde ders vermektedir.  Binlerce yıl öncesinde bile bugünün koşullarına benzer olarak,kadın olduğu için yerinin evi olduğuna inanan bir topluluk vardır. Konumu ve babası nedeniyle bu baskılara çok da aldırış etmeyen Hypatia, yayılmakta olan hristiyanlık ve eskiden beri süregelen pagan inancı arasındaki savaş sonucu acı bir felakete sürüklenir.
Film dönemin atmosferini çok iyi yansıtmış. İskenderiyedeki hristiyan, pagan ve yahudi gruplar arasındaki çatışma, bağnaz grupların yoksul insanları kandırıp fanatizme sürüklemesi ve bütün bunlar  içinde kendini ilime adamış bir kadının mücadelesi Agora'nın çekiciliğine çekicilik katmış.



Görsel olarak da her yapıyı hayranlıkla izlediğimi söylemeden geçemeyeceğim. Tapınak ve kütüphane yağmalanırken resmen yok olan eserlerin acısını içimde duydum. Eğer iskenderiye kütüphanesi yok edilmeseydi şu anda bilim ve kültür olarak dünyanın çok daha ileride olacağına dair bir iddia var.
Bunun dışında kayıt-dışı konuşursak İskenderiye valisi resmen beni bitirdi!!
Yok böyle bir bağlılık, aşk, tutku.
Adam açık alanda Hypatia ya aşkını ilan etti, yetmedi incilden metinleri kullanarak Hypatiayı aşağılamaya çalışan başpiskoposun önünde eğilmedi (bu durum ona sonraları büyük politik bir kayıp olarak yansımasına rağmen)

Köle Davius'un eski sahibesi ve öğretmeni Hypatia'ya karşı duyduğu aşk ise filmin diğer yüzü. Bir yandan Hypatia'ya ulaşmak isteyen öbür yandan köleliğe duyduğu hıncı hristiyan olup paganlara saldırarak köreltmeye çalışan iyiyle kötü arasında sıkışıp kalmış bir karakterdi Davius.



Filmin sonu ne yazık ki acıklı bitiyor. Tarihsel bir gerçeğe dayandığı için spoiler olarak görmüyorum, sonunda Hypatia acımasızca katlediliyor. Bağnaz bir grup insan Hypatia'yı önce taşlayıp sonra akıl almaz başka işkenceler uyguluyorlar.

Ne olursa olsun insan filmin sonunda "Bu dünyadan bir Hypatia geçmiş" diyor....


18 Nisan 2015 Cumartesi

Game of Thrones 5. sezon



Ooo geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları. Game of Thrones 5. sezon resmen internete sızmıştır sayın seyirciler!!!

Kim, nasıl sızdırdı bu sezonları bilmiyorum ama yapımcılar açısından  büyük bir zarara sebep olduğu ortada. 
Yapımcıları bir kenara bırakırsak dün perşembe günü ard arda 4 bölümü de soluksuz izledim.

Bu sezonu henüz izlememişler için önceden spoiler alert!! diyeyim de sonrasında vayy daha izlemeden ne söylüyorsun durumu olmasın. Zira bu konuda bayağı kötüyüm. Bi defa henüz himym 3. sezonda olan arkadaşıma laf arasındaa "Yaaa bırak allaşkına Ted bile sonunda Robine dönüyo ne tesadüfü??" diyerek resmen finali izleme zevkinin içine etmiştim. Hatta sonra "Neeee anne Robin miymiş???" diyince "Ayy yok anne başkası ama ölüyordu, ehehe robinle olmalar zaten barney ile robin boşandıktan sonra canım çok bişi kaçırmadın." diye durumu iyice rezil etmiştim.

Neyse gelelim Game Of Thrones 5. sezonun ilk bölümlerinin incelemesine.

Bi kere ilk bölüm yılan Cersei'nin genç kızlığıyla başlıyor. Meğerse Cersei gençken bi cadıya gidip geleceği hakkında 3 soru sormuş. 

Hiçbirinin yanıtı iç açıcı değil haliyle. Bu sezon Cersie ile gelini Margeary arasındaki iktidar çekişmesini göreceğimiz çok açık. Babalarının ölümüyle sahipsiz kalan Lannister hanesini bence Cersei çekip çevirecek zira oğlu henüz çocuk. Kardeşi-sevgilisi afbuyrun azıcık salak, e geriye kimse kalmıyor. 

Ben Margeary Cersei'yi güle güle alt eder diye düşnüüyordum,ama yeni bölümler hiç de öyle göstermiyor. Yeni gelinimiz tam kralı avucumun içine aldım derken aslında biricik kocasının hala çocuk ve birçok şeyi becermekten yoksun olduğunu fark ediyor. Bu durum Game of Thrones hanesi için yeni bir kadınlar saltanatının başlangıcı olacak gibime geliyor ya neyse.

Gelelim Stark kızlarına. Arya Stark sevmese de yegane koruyucusunu kaybedip kendi başına hayata devam edecek. Geldiği bu tapınak, ona "hiçkimse" olmayı öğretecek. Tabi bu ne kadar sürer bilinmez, zira tapınağa kabul edilmesi için Arya Stark olmaktan ve kılıcı dahil pek çok şeyden vazgeçmesi istendi. Eşyalarını denize atsa da kılıcını atmaya içi elvermedi ve sakladı. İlerleyen bölümlerde o kılıç bi işlere yarayacak ama dur bakalım.





Ah Sansa, bahtsız  Sansa...  İlk sezonlarda sığlığından ve salaklığından ötürü sinir olduğum zavallı Sansa, sonra o kadar çok çekti ki ne zaman ekranda görsem sarılıp "hepsi geçecek" demek istiyorum.Ama Sansa'nın çilesi henüz bitmemiş gibi, zira cadı teyzesi ölse de  hala hayatını kontrol etmekten çok uzak. Bu sefer de ailesinin intikamını almak için bir oyunda piyon olmaya doğru yola çıkıyor. Tabi ki bu plan Lord Baelish'e ait. Teyzeyi sepetledi lord oldu haspa...






Khalessi, ah Khalessi en çok sana ne olacağını merak ediyorum açıkçası. Dizi ilk başladığında pek çok insanın aksine Starklardan öte Khalessiyi tutmuştum. O psikopat abisi, genç yaşta korkutucu bi adamla evlendirilmesi, sonra aşık olup tam mutlu olacak derken kocasını kaybetmesi...
Çok şükür henüz ölmedi, hatta pek çok karakterin aksine Demir Tahta adım adım yaklaşıyor. Fakat  yönetmek kolay iş değil.


Fetih konusunda ne kadar yetenekli olsa da idare konusunda o kadar kafası karışık. Hele şu son 4 bölümde başına öyle çoraplar örülüyor ki, bu kız bu kadar ülkeyi nasıl elinde tutacak çok merak ediyorum. Umarım bir bölümde pat diye devrilip öldürülerek diziye veda etmez. Kalbimiz seninle Khaleesi...




Gelelim Demir Taht için en güçlü diğer adaya Baratheon'a. Nedense bu adamı bi türlü karakter gibi göremiyorum. Hani pek çok insanın adı aklımda ama bu nedense azıcık silik gibi. Gücünü o kızıl hatuna bağladığımdan ciddiye alamıyor da olabilirim bilmiyorum. Ama benim bütün düşüncelerime inat, kendisi Gece Nöbetçilerinin başını idam edip, John Snow u da yanına alarak arkasını güçlendirdi. Şimdi Demir Taht için eskisinden de güçlü. Gene de ben bi yerde patlayacak bu adam diyorum, dur bakalım...




Veee şu dizi aleminde tek sevdiğim erkek karakter, Tyrionn. Bu sezon da paçayı kurtamış, hala yaşıyor. Kendi çapında ilginç bir ahlak anlayışı olan ama diziyi iyiler kötüler iye ayırsak kesinlikle iyiler kısmında yer alacak ender insanlardan biri. Veee kendisi favori demir taht adayım Khaleesii ye yardımcı olsun diye götürülüyor. Olaylar nasıl gelişecek bilmiyorum, zira tam yol üstündeyken Khaleessinin eski yardımcısı, aşığı, dostu tarafından Khalessiiye götürülmek üzere kaçırıldı. Abicim bi dur zaten oraya götürülüyordu, daha iyi bir dünyaya yardım etsin diye. Ama işte aşk insanı aptallaştırıyor sayın seyirciler. Bakalım Khalessi bu davetsiz misafirine nasıl davranacak??



Evet şimdilik havadisler bunlar. Kalanları da izlersiniz. İyi haftasonlarıııı :)

9 Nisan 2015 Perşembe

Bir Türk Kızı Klasiği= Kocan Kadar Konuş

Selammm,

Uzun zamandır buraları boşladım affedin. Her ne kadar ders,sınav,vize diye koştursak da keyifli vakit geçirtecek filmleri dizileri keşfetmekten geri durmuyorum. Hatta bundan sonra keşfettiğim dizileri,filmleri daha sık yazıcam(hadi inşallah)

Gelelim daha vizyona çıktığı gün, kankamı kolundan tutup götürdüğüm filme(bu arada kankam erkekti, zavallım benimle gitmediği romantik komedi kalmadı).

Kocan Kadar Konuş!!!!



İşin gerçeği kitabı D&R da görüp büyük bir hevesle karıştırmıştım. Malum şu sıralar Türk kızının sevgili,ilişki, evlilik maceralarını anlatan kitaplar feci revaçta. Başta eğlenceli gelse de nedense espri anlayışı pek sarmadı almaktan vazgeçtim. Tabi filmi izleyince fikrim değişti, en yakın zamanda sipariş edip okuyacağım.

Film biraz yavaş başladı açıkçası. Öncesinde "Hadi İnşallah" a gittiğim için beklentim yüksekti( film gösterimden kalktı ama ben bi ara onu da yazıcam izlememişler için).

Ama ortasından itibaren hele sonuna doğru tadından yenmeyecek hale geldi. Efsun karakteri, kitap düşkünü, klasik kadın tipinin dışında kalan, romantik Türk kızı tanımının hakkını vermiş. En sevdiği kitap tabi ki Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonnası( filmde kitabın ve yazarın ismini vermemişler sanırım telif hakları açısından)

Lise aşkı Sinanla koca bulmak için gittiği gece kulübünde karşılaşması, yıllar sonra ilk anlarında Sinan'ın üstüne kusması, bi de içip içip Serdar Ortaç'a sarması bayağı güldürdü :D

Hele gece kulübünden çıkış sahnesinde yaptıkları anlatılmaz yaşanır.

Bunun dışında müzikleri kim yaptıysa helal olsun, her şarkı cuk diye uymuş. Film biter bitmez sapık gibi şarkıların peşine düştüm. "Aşk Yanıbaşımdaymış" hariç hepsini bi yerlerden buldum.

Favori şarkım tabi ki buram buram ipana reklamı kokan şu şarkı:



Bunun dışında Sinanla Efsun o kadar tatlıydılar ki, film bitince kendimi lise aşklarımın çetelesini tutarken buldum.


Sinanla Efsun şurda dursun, filmin diğer karakterleri de kahkaha bombasıydı. Hele de kadınlar...

Her şeyi taktikle idare eden, ser verip sır vermeyen, trip kraliçesi kadınlarımız...

Valla Efsun'u cümbür cemaat güzelleştirdikleri sahnelerde "iyi ki erkek olmamışım" diye dua ettim.

Öyle güzel bir enerjileri vardı ki, insanın her gün böyle bi grupla alışveriş yapası ayrılık acısı atlatası hatta koca bulası geliyor(sonuncu tamamen şaka)



Teyzesinin Efsun'a trip atmayı öğrettiği sahne hakkında diyecek bir şey bulamıyorum. Spoiler vermek gibi olmasın, zaten ipanalı videodada var, ama diyalog aynen şöyle:

-Türk kızının birinci vazifesi nedir?

-Doğru ve çalışkan olmak.

BİPPPPPPP

-Hayır, trip atmak.



Sözün özü ben bayıldım, DVD si çıksa da canım sıkıldıkça, aşktan umudumu kestikçe izleyip izleyip ponçikleşsem diyorum.

Hepinize iyi günler sevgili Türk Kızlarııı o.O




10 Ocak 2015 Cumartesi

Orphan Black



Eveeet uzun bi aradan sonra nihayet finalleri filan bitirip dizi izlemeye tam gaz devam edebildim.

Bugün size finaller yaklaşırken hayattan soğuduğum bi anda karşıma çıkan  ve resmen 3 gün boyunca rüyalarımı bile kilitleyen bi diziden, orphan blackten bahsedicem.

En başta konusunu okuyup "hmmm klonlar var demek, inş cnm ya" diye pek de bi ümidim olmayarak başlamıştım.
Sonrasında her bir bölümü 53 dk filan olmasına rağmen ard arda 4-5 bölüm izlemeye başladım.
Cidden şu ana kadar izlediğim en hızlı giriş yapan dizilerden biri oldu kendisi.

Konusuna gelirsek, Yetim Black eski erkek arkadaşında kaçarken bi metro durağında iniyor. Sonra kendisine tıpatıp benzeyen bi kadınla göz göze geliyor ve kadın kendini trenin önüne atıyor.
Yani gözünün önünde kendisi intihar ediyor gibi bişi.
Sonrasında hızlı düşünüp kadının  bıraktığı çantayı alıp kaçıyor. Kadının evine filan gidiyor. Ve banka hesabında yüklüce bi para olduğunu keşfediyor. Niyeti parayı alıp, Bayan S e bıraktığı kızı Kira'yı ve gay erkek kardeşini alıp kaçmakken bi anda her şey allak bullak oluyor.
Yerine geçtiği kadın, elizabeth, aslında polis ve şüpheli bir davadan yargılanıyor. Elizabeth'in sevgilisi bi anda eve dönüyor ve kuşkulu davranmaya başlıyor. Sonra kendisine tıpatıp benzeyen Alison ve Cosima ile karşılaşıp aslında "klon" olduklarını öğreniyor.


Bütün bu karmaşanın içinde bir de farklı bir klonla buluşuyor ve saldırıya uğruyor. Yani birileri onları tek tek avlıyor ama kim ev neden soruları çok belirsiz. Dizinin en güzel yanı, doğru zannettiklerinizin sürekli değişmesi.

Temposu uzun süre yüksek seyrediyor, insan sürekli ne olacak, diye düşünüyor. İkinci sezona geçerken o tempo biraz düştü açıkçası, çünkü ilk bölümlerde her şey o kadar bulanık ve değişkendi ki ondan sonra bir şeyleri netleştirmesi dizinin tadını kaçırdı.Ama aslında her şey o kadar da netleşmiş değil zira bu klon davasında sürekli yeni bir şeyler oluyor o.O



Dizinin diğer güzel yanı tüm bu klonları tek kişi canlandırıyor ama hepsi birbirinden o kadar farklı ki sanki hepsini ayrı bir klon canlandırıyormuş gibi hissediyorsunuz.  Bu hissi verebildiği için Tatina Maslany ciddi bir alkışı hak ediyor!

Aferin kız, psikopat  Helena ile manyak-titiz ev kadını Alison'ı aynı anda canlandırmak herkesin harcı değil.Umarım tek kişilik değil 4-5 kişilik filan maaş alıyorsundur.

Eveeet geldik yazının sonuna...
Şu soğuk kış günlerinde, battaniyenizin altında keyifli vakit geçirmek, heyecanlanmak için Orphan Black birebir!

Kendisine 10 üzerinden 9 veriyorum o.O

İyi seyirler