31 Ekim 2014 Cuma

Once Upon A Time



Anacım bir varmıııış bir yokmuşş, evvel zaman içinde birileri bizim masal kahramanlarını toplayıp dizi yapmış,adını da "Once Upon A Time " koymuş. Gırgır bi yana, gene hayattan soğumama ramak kala, kendimi gerçekdışı bir şeylerin kollarına bırakmak isterken bu diziye denk geldim. Masal kahramanlarına olan ilgimi takma adımdan anladığınızı umuyorum.Diziye gelirsek, bir gün Pamuk Prenses'in kıskanç üvey annesi başta Pamuk Prenses olmak üzere bütün masal kahramanlarına korkunç bir lanet yapar. Hepsini bi kasabaya hapseder, ayrı yerlere dağıtır ve kin olduklarını unutmalarına neden olur. Bu durumu sadece lanet yapıldığı anda sihirli bi dolapla dünyaya gönderilen Pamuk Prensesle Yakışıklı Prensin kızları Emma bozabilecektir. Fakat onun da 28 yaşını beklemesi lazımdır. Her ne kadar bunu masalsı bir şekilde anlatsam da, hikayenin bir kısmı hayatın gerçeklerinden oluşuyor. Emma yetiştirme yurdunda büyüyen, hayatını insanlar için dedektiflikler yaparak kazanan bir kadındır. 28. yaş gününde bir dilek tutar. "Bir daha asla yalnız kalmak istemiyorum." diye ve o anda kapısını gençken evlatlık verdiği oğlu çalar. Emma başta inanmak istemez ama oğlu, onun Pamuk Prensesle yakışıklı prensin kızı olduğunu, diğer hikaye karakterlerinin de "Storybrooke" adlı bir kasabada kim olduklarından habersiz sıkışıp kaldıklarını iddia etmektedir. Emma, Henry'i evine geri götürdüğünde kasabada garip bir şeyler olduğunun farkına varır; ayrıca bu küçük çocuğun yardıma ihtiyacı vardır. Sonunda kasabada kalmaya karar verir ama bu Henry'i evlatlık alan Belediye Başkanı'nın hiç hoşuna gitmeyecektir,zira kendisi laneti yapan Kötü Kraliçenin ta kendisidir.


Dizi bizi yer yer masal kahramanlarının lanetten önceki hayatlarına sokmakta yer yer de şimdiki hayatlarını göstermekte. İşin açıkçası şeker tadında bir dizi, soğuk kış gecelerinde bi yandan çay içip kurabiye yerken bi yandan da elindeki kitaptan her şeyin bir lanetin sonucu olduğunu iddia ede Henry ve masal kahramanlarını izlemek sıkıcı olmasa gerek.
Hikayede kim kimdir diyenler için şemamız bile var:

İzledikçe açılan ve kendine bağlayan bir dizi.
Umarım siz de izlerken benim kadar keyif alırsınız çünkü Magic is comingggggg :)


.

30 Ekim 2014 Perşembe

Sherlock VS. Moriarty

Biraz zorlamayla başlayan ama daha sonra su gibi akıp giden,hatta fanlığa dönüşen Sherlock maceram devam ediyor! Umarım dizi gittikçe güzelleşir demiştim ya,güzelleşmek ne kelime süper oldu arkadaş! Hele Sherlock'un ezeli düşmanı Moriarty ve nerdeyse aşık olduğu kadın Irene Adler işin içine girince,tadından yenmez oldu! Şu an tüm sezonları bitirdim ve dizi bu kadar az bölümlü olduğu için aşırı üzgünüm :( Neyse,bugün size Sherlock'un ezeli düşmanı Moriarty i tanıtacağım. Kendisiyle 1. sezonun 3. bölümünün sonunda resmi olarak karşılaşıyoruz,ama hadi bi ipucu vereyim,daha önceden kendini gösteriyor.Sadece Sherlock'un etrafından gelip geçenlere azıcık dikkat edin :)
 Moriarty görünüşte Sherlock'un düşmanı olsa da bazı kişilik özellikleri tıpatıp aynı.Mesela ikisi de sürekli sıkılıyor ve sıkılmaktan nefret ediyor! Hatta bir bölümde Sherlock can sıkıntısından duvara ateş ediyordu! Bunun dışında ikisinin de beyni,sıradan insanlardan biraz farklı çalışıyor. Fazlasıyla detaycılar ve eğlenmekten hoşlanıyorlar(her ne kadar eğlence anlayışları cinayet ya da kriminal başka olaylar olsa da ). İşin aslı,eğer manyak bir psikopat olduğunu  bilmeseydim Moriarty'i Sherlock'dan çok sevebilirdim,zira insanın onun yanında canının sıkılacağını hiç sanmıyorum.Hiperaktif manyak gibi bir şey, sürekli hareket halinde,sürekli plan program yapıyor,sürekli fikir değiştiriyor.Biraz Doctor Who'nun düşmanı Master'a benziyor,ama nedense Master'a Moriarty kadar ısınamamıştım(belki de Doctor'a fanatik derecesinde bağlı olduğum ve Master onu tutsak ettiğinde haline fazlasıyla üzüldüğüm içindir :(  )
Bunun dışında Sherlock'la bu kadar kendinden emin ve alaylı konuşmayı becerebilen tek kişi olması,Moriarty'nin cazibesine cazibe katıyor.İşin açıkçası biraz sınıfın iki dahi ama farklı çocuğuna benziyorlar. Sherlock daha soğuk,kibirli, ama buna rağmen aydınlık tarafta; Moriarty ise daha rahat davranan,Sherlock'a kıyasla bir nebze daha sıcakkanlı ama kesinlikle karanlık taraftaki psikopat,manyak.


Bakalım ikilinin arasındaki mücadele nereye varacak?