Daha çıkmadan başarılı reklamları sayesinde aklımda yer eden, "ben buna ille gidicem" dedirten nadir filmlerdendi Bi Küçük Eylül Meselesi. Hatta gerek twitter gerek farklı sosyal ağlar olsun, o kadar çok kampanya yapıldı ki 14 Şubatı atlatır atlatmaz tek başıma gitmeyi bile hazmederek gittim kendilerine. Ne de olsa romantizm dolu olduğu 500 metre öteden belli olan bu filme yalnız gitmek demek, bi sürü yılış yılış çiftle aynı salonda olmak, film boyu "aşkıımmm,bebeğimm" diye birbirlerine kur yapmalarını dinlemek demekti! Bir bakıma dağ yamacından paraşütsüz atlamak kadar acı verici! her neyse, twitter daki resim-söz konseptli çalışmayı fazlasıyla beğenmiştim, zira sözler cidden güzeldi. Afişte de "Hayat ıskaladığımız mucizelerle doludur" u okuyunca "Allahhh Turkish How I Met Your Mother" yapmışlar diyerekten gittim! Fakat hayal kırklığına uğradım!
İşi aslı hikaye çok güzel başladı, fonda Nil Karaibrahimgil'Den "Kanatlarım Var Ruhumda", mekan Cihangir mi yoksa aydınlık ve elit başka bir muhit mi karar veremediğim ama her halükarda güzel bir semt, başrolde yavruağzı elbisesinin içinde saçlarını savurta savurta deli bir özgüvenle yürüyen Eylül...
(Elbisenin resmini çok aradım ama bulamadım valla :( neyse eğer fragmanda filan varsa bi göz atın, cidden aşık olunası bir parçaydı)
Sonrasında bir kaza görüyoruz ve işin gizemi başlıyor,zira Eylül kazadan önceki son 1 ayı hatırlamıyor.Arada sırada bir şeylerin ters gittiğini fark ediyor, fakat herkes ona her şeyin yolunda olduğunu söylediğinden olsa gerek pek şüphelenmiyor.Aslında filmin bu kısmı çok güzeldi,zira ortada hatırlamayan koca bir ay var ve çevresindekiler hatırlamasın diye seferber olduğuna göre bu işte de bir bit yeniği var.Sonra kızımız Bozcadayla ilgili bişiler hatırlıyor ve bavulunu toplayıp adaya gidiyo.En yakın arkadaşı Berrak de peşinden tabii. Adada karşılaştığı çocuk,onun kendisine aşık olduğunu iddiaa ediyor ama kızımız hatırlamıyor. Sonrası asıl hikaye işte. Bi tarafta çocuk kendini hatırlatmaya uğraşıyor,hikayeye en baştan başlıyor, diğer taraftan arkadaşları ve ailesi kızımız bir şey hatırlayacak diye deli gibi korkuyor. Bu keşmekeşte kalan kızımız ise ha sıyırdı ha sıyıracak!
Filmin güzel yanlarını toparlarsak en baştaki o bilinmezlik durumu,görsellikteki başarı ve kıyafetlerdi.
Oyunculuğu da es geçemeyeceğim zira Farah Zeynep Abdullah kendini İngiltere Prensesi sanan,aşırı özgüvenli ve sorunlu Eylül'ü çok iyi canlandırmış. Fakat bence asıl alkışı Engin Akyürek hak ediyor zira yavrum bütün film boyunca loser ların loser ı, eziklerin eziğiydi.
Normal haliyle ve tavrıyla birçok kızın kalbini çalabilecek Engincik, bu filmde resmen ameleyi oynamış. Yetmemiş bi de çirkin adam yaftası yapıştırmışlar yavruma. Ben oyuncu olsam,bu rolü kabul etmeden önce bin kez düşünürdüm herhalde,zira adamın bütün karizmatikliği,yakışıklılığı film boyunca ayaklar altında!
10 sahneden 9 unda Tekin'in(Engin Akyürek) terlemiş koltuk altını gördük diyorum,daha da yorum yok!
Filmin kötü yanlarına gelirsek, bi kere reklamdaki "mucize" olayıyla pek de alakası yok.Hatta filmin ana sloganlarından biri bu film aşkı hatırlamanın filmi, ama bu sloganı da göremiyoruz zira ortada bi aşk da yok.
Sanırım filmdeki asıl problem karakterlerin fazlaca uyumsuz olmasından ve kötü sonla bitmesinden kaynaklanıyor.Evet sonla ilgili spoiler verdim hiç de pişman diilim, bileydim böyle biteceğini hiç gitmezdim valla halla halla. Neyse Eylül karakteri fazlasıyla kalpsiz, vurdumduymaz olmaz; Tekin ise fazla loser. Yani aralarındaki şeyin sabun köpüğü kadar süreceğini anlamak için sanırım 60 IQ yeterli. Buna rağmen bir aşk hikayesi oluşturulmak içi çabalanmış,ki bu da olayın inandırıcılığını baştan bitiriyor. Bi de en sinir olduğum sahne,daha eylül bişi hatırlamazken arkadaşını arayıp "Çok korkuyorum,gel beni burdan al" dediği sahneydi. Ben orda çocuğun seri katil olduğundan tut da evde ceset bulunduğuna kadar kafamda binbir senaryo üreteyim,sonunda olay sadece Eylül hanımın aşktan korkması çıksın. Lan daha demin çocukla seviştin,hatta kahvaltı hazırlıyordun ne ara fikrin değişti manyak? One night stand istiyorsan,efendi gibi giyinir adadan ayrılırsın, arkadaşlarını ayağa kaldırmalar, American horror Story nin ortasına düşmüş gibi davranmalar da ne??
Sözün özü, aaa evet izlemiştim ben o filmi demek için iyi bir film ama benim gibi yüksek beklentilerle gitmeyin.
Sözün özü, aaa evet izlemiştim ben o filmi demek için iyi bir film ama benim gibi yüksek beklentilerle gitmeyin.